Siz Osunuz,
Hep yağmurlu ve gizemli akşamlarda,
Serin meltemlerle gelen
Sisler ormanı bu akşam, her akşamdan daha sessiz.
Yağmurda ıslanan kumrular, daha da sokuldu birbirine.
Zamanın sonsuzluğunda batarken,
gökkuşağı ve kuşlar serenat yaptılar güneşe.
Öyle bir an ki anlatılamaz !
Gözlerimi kapatıp o anı tekrar tekrar yaşamak istiyorum.
Şölen, gelişin müjdecisiydi.
Ben Enfüste beklerken,
sen Afakta geldin.
Kokun, o iklimden,
Gözlerin mahmur,
ellerin süt köpüğü, kar beyaz
Özün madde ötesi bir hamurdan yoğrulmuş,
dokun mavera kumaşından.
Duruşun Lahuti
Ya gülüşün,
güller açtırır, soğuk kış ortasında,
Öyle güller ki anlatılamaz..
Buzları eriten bakışınla,
beni mest ettin.
Dudaklardaki nağmeler, başka bir âleme çağırır gibi
Ayaklarımda demir prangalar.
Dünyanın yükünü yüklemişim omuzlarıma,
atmak istiyorum atamıyorum
Kalbimde volkanlar kaynıyor, patladı patlayacak;
Ateşler sardı ruhumu,
Âşık mı oldum, yoksa aşk beni de mi eritti potasında?
Ortada kül yok, duman yok.
yandıkça yanmak istiyorum
Ellerimi uzatıp, al beni, götür kendi iklimine
varlıktan usandım
Demek geliyor içimden,
Dudaklarım kilitlenmiş, açamıyorum
Yine de hal lisanıyla yakarıyorum:
Lütfedilirse,
Eriyen benliğimle,
Rahmet deryasında yıkanıp,
Bal ve süt pınarlarından
Kana kana içmek istiyorum.
Yetmez mi Kef /Mağarasında yıllardır uyukladığım,
silkinip kalkmak,
ölüler diyarından,
diriler yurduna geçmek istiyorum
Uzat ellerini ey sevgili
Seninle ötelerin ötesi
Çok ötelere gelmek istiyorum.
Halit Özdüzen